Haziran 19, 2011

Vücutlarımız birlikte hareket ediyordu. Gözlerimiz iç içeydi. Kulaklarımızı aynı sesler dolduruyordu. Koskoca dünyada onca insan varken bir elim onun elini tutuyordu. Diğer elimse belindeydi. İncecikti beli. Kolları şekilli ve sesi hafif çatallaşmıştı.

Gülüyordu.

Bazen ağzını açarak gülüyordu ve böyle dişlerini göstererek gülünce içindeki çocuğu gösteriyordu bize. Bir taraftan da ağzının etrafında çizgiler oluşuyor ve o kadar da çocuk değilim, farkına varın diyordu. O gülünce gülümsüyordum ben de elimde olmadan.

Bazense dudaklarını birbirine kenetleyip gülüyordu. Ben böyle anlatınca size anlamsız geliyor belki ama o öyle gülünce ağzından öpüp, elini daha sıkı tutmak ve diğer elimle de onu belinden kendime doğru biraz daha çekmek istiyordum. Kendimi bu istediklerimi yapmamak için ikna etmek hiç öyle kolay olmadı. İkna olmaya çalıştıkça gözlerini de öpmek istedim, ellerini de. Yavaş yavaş orada değilmişim hissine kapıldım.

Seni öpmemek ne kadar zor, dedim. Bana doğru uzandı yanağımdan öptü beni. İlk kez bu kadar yaklaşmıştı. Böylece kokusunu içime çekme fırsatım oldu. Bir anlık sürede içime doldurdum bütün kokusunu. Hepsini bitirmiş olabileceğimden de korktum biraz.

Beni öptüğü zaman saçları alnıma sürüldü. Alnım da ezberledi saçlarını. Kısa ve dağınık saçlarını ara sıra eliyle düzeltiyordu. Bunu yaparken yine öpmek istiyordum onu.

Bacaklarına, omzuna, avuçlarına dokunmak istiyordum. Ben dokunurken ağzını açmadan gülümseyerek bana baksaydı. Cesur olduğunu bakışlarını çekmemesinden anlıyordum. Oysa ben cesur olamamıştım. Belki de öpmeme engel olamam diye korkuyordum. Olabilir.

Haziran 15, 2011

Hep susalım istiyorlar. Onlar bizi yönetsinler. Her şeyi istedikleri gibi yapsınlar, işlerine geldiği gibi. Bizim hayatımıza bile şekil versinler ve biz gık'ımızı çıkarmayalım diye uğraşıyorlar. İşlerimize hiç karışmadan, gözleriniz kulaklarınız kapalı, algılarınız kafeste hiç bilmezmiş gibi oturun siz diyorlar. Onlar amma çok konuşuyorlar. Bize hiç konuşma fırsatı, isyan etme şansı bile tanımıyorlar.

Ne yani bu yüzden kendimizi sevmekten vaz mı geçelim?